Şirazesi kaymış bir takım

Öncelikle başlığımızda şiraze kelimesine açıklık getirerek başlayalım. Argoda şiraze lafı pek nahoş bir mana içerse de işin aslı öyle değildir. O da halvet kelimesi gibi (cinsi münasebet ve özel görüşme) iki anlamlıdır.

Bugün

Öncelikle başlığımızda şiraze kelimesine açıklık getirerek başlayalım. Argoda şiraze lafı pek nahoş bir mana içerse de işin aslı öyle değildir. O da halvet kelimesi gibi (cinsi münasebet ve özel görüşme) iki anlamlıdır.

Ben başlıkta bu kelimeyi kullanırken gerçek manasını anlatmak istemiştim. Şiraze, el yazmalarında ya da çok eski matbu kitaplarda bulunan sırt bölümündeki dikişlere verilen addır.

Yani yüzlerce sayfayı bir arada turan dikişler bütünüdür. Şirazesi kaymak terimi de oradan gelir. Ne zaman ki kitabın ya da el yazmasının şirazesi kayarsa sayfalar pek çok tarafa saçılır.

Fenerbahçe de Sivasspor maçına taraftar gücüyle fazlasıyla gaz bir hüviyette başlamış olsa da daha esami listesinde şirazesi kaymış bir takım görüntüsündeydi. Çünkü sağ kanat hasbelkader Dirk Kuyt ile kapansa da sol kanat Musa Sow ile kapatılamazdı.

Evet hücumda forvetin ikilenmesiyle birlikte hücum zenginliği yaşanacaktı ama rakip kontralarda sol kanattaki açık, zincirleme ters kademelerle sağ tarafta açığa neden olacaktı.

Zaten yenilen ilk gol de bu şekilde geldi. Fenerbahçe sezon başından beri olduğu gibi ilk golü yediği anda teslim bayrağını çekmişti. Penaltı gole çevrilseydi de maç farklı olmayacaktı.

Çünkü Fenerbahçe oyuncusu, golü yediği anda maçı kazanabileceğini unutuyor. Bakmayın siz geçtiğimiz hafta Gaziantepspor maçında alınan üç puana. Gaziantepspor 12 kişilik rotasyona değil de 15 kişilik bir kadroya sahip olsaydı ya da bugünkü Eneramo gibi Cenk Tosun kontra atakları harcamasaydı, Hikmet Karaman bugün istifa etmek zorunda kalmayacaktı.

Takımdaki ruhsuzluğa çare olur diye düşünülen Emre Belözoğlu da henüz üç günlük bir birliktelikten sonra gereken tesiri gösteremedi. İlaç doğruydu ama takıma doğru dozda verilememişti.

İleriki haftalarda Emre’nin etkisi hissedilecektir ama o etki tesir ettiğinde şampiyonluk umudu kalır mı bilmem.

Hafta boyunca Aykut Kocaman’ın 3 yeni oyuncuyu bir anda ilk 11’e sürmesinin eleştirildiğini okuyacağız. Fakat ben diğer meslektaşlarım gibi düşünmüyorum. Fenerbahçe kadrosunun bir silkinmeye ve değişime ihtiyacı vardı.

Kocaman da bu şekilde bir doğruyla sahaya çıktı. Ama keşke Musa ve Webo ikili forvet olarak oynayıp Cristian-Emre-Meireles lüksünün yerine ikili bir merkez ve sol kanatta Caner’i izleyebilseydik.

Kocaman hala farkında değil ama bu sistem inadını sürdürdüğü sürece Galatasaray’ı yakala şansı kalmayacak. Hele ki Drogba ve Sneijder uyum gösterdikten sonra.

Fenerbahçe tarihi boyunca çok puan kaybetti, etmeye de devam edecek. Puan veya şampiyonluk kaybedilmesini anlarım ama Dirk Kuyt’ın yuhalanmasını ya da ıslıklanmasını algılayamam.

Sezon boyunca onun attığı goller sayesinde Galatasaraylı arkadaşlarına mavra yapan kişiler, sırf 3-4 haftadır kötü oynuyor ve kritik bir maçta penaltı kaçırıyor diye onu ıslıklayamaz.

Çünkü Dirk Kuyt, taraftarın puan fetişizmine kurban verilmeyecek kadar değerli bir oyuncudur benim nazarımda.

https://twitter.com/erdi_aydemir



superFB mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın

  Ana Sayfaya Dön
SüperFB Anasayfasına Dön