Ankara'dan dönüyoruz.. Aynı uçakta arka arkaya oturduğumuz Recep Biler ile ilginç bir sohbete girdik.. Çok zor bir 90 dakikayı geride bırakmış ve gol yemeden sahadan ayrılmıştı.. Yüzündeki mutluluk hissediliyordu..
Önce kaleci Volkan'ın formasını neden giydiğini sordum.. Verdiği cevap oldukça anlamlıştı.. "Ben çok duygusal bir insanım. Mustafa Denizli döneminde İskoçya'da kolum kırılmıştı. Türkiye'ye döndük, Samsun'da 3-0 kazandık. Gollerin üçünü de atan Revivo bana koştu ve sarıldı. Bu jestiyle kırılan kolumun acısını unutturmuştu. Volkan ile çok iyi arkadaşız. Onun içinde bulunduğu durumu çok iyi anlıyorum. Bu yüzden formasını giyerek, onun yanında olduğumu hissettirmek istedim" yorumunu yaptı.
Konu döndü dolaştı, "Nasıl kaleci oldun?" sorusuna geldi. Recep'in verdiği cevap bir hikaye gibiydi..
Altı yaşındayken babam beni futbol okuluna yazdırdı. Bir hafta sonra 'bu işi beceremem' diye futbol okulundan kaçtım. Orta okula gittiğim sırada basketbola heveslenmiştim. O sıralarda sınıf takımının arka bahçede oynanan bir maçında beton sahada kaleye geçtim. Kazandığımız maçta bir çok kurtarış yapmıştım. Eve gittiğimde dizimin parçalandığını gördüm. Sonrasında okul takımına seçildim. Turgutlu'daki turnuvada ilk kez çim sahaya çıktım ve müthiş bir performans sergiledim. Bu maçı izleyen Yeni Turgutluspor alt yapı hocalarının ilgisini çektim.
Birkaç gün sonra evimizin kapısı çaldı ve beni alt yapıya çağırdılar. Babam paralı olduğunu duyunca, daha önce futbol okulundan kaçtığım için önce kabul etmedi. Bunun üzerine yöneticiler 'para istemiyoruz, kontenjandan alacağız' dediler. Sonrasında alt yapıya girdim.
Artık basketbolu unutmuş, futbolu tercih etmiştim. Okul takımımız Turgutlu şampiyonu oldu. Ben de Turgutluspor'da hızla yukarıya doğru tırmanmaya başladım. 3. Lig şampiyonu olan Turgutluspor'daki çıkışım ile Ege kulüplerinin transfer listesine girdim. Bu sırada Fenerbahçe alt yapısından izlendiğimi öğrendim. 17 yaşında Fenerbahçe'ye transfer oldum.
Çocuk denilecek yaşta Rüştü, Andersson, Zoran Mirkoviç, Revivo, Rapaiç, Ogün, Abdullah, Yusuf, Mustafa Doğan gibi üst düzey oyuncuların arasına girdim. Hepsinden destek gördüm. Rüştü ağabeyden çok şey öğrendim. Eksiklerimi gördüm, her geçen gün kendimi daha çok yeniledim.
Rüştü ağabey Barcelona'ya gittikten sonra 'yolumuz açıldı' diye düşündüm. Almanya kampında Daum'un gözüne girdim. İstanbul'a döndüğümüzde Enke transfer edildi ama bir hafta sonra gönderildi. İlginç tesadüftür bu sezon iki zor maça çıktım. Enke'den sonra Trabzon'da, Volkan'dan sonra ise Ankara'da 1-0 kazandık. İkisinde de 3 puanı getiren golleri Hooijdonk attı. Artık zirvedeyiz ama her şey bitmedi. Kupada 2, ligde 10 maçımız kaldı. Hedefimiz sezonu çifte kupayla tamamlamak.
Hem Fenerbahçe'de, hem Ümit Milli Takım’da yıllardır birlikte sahaya çıkan Recep Biler ile Volkan Demirel'in arasındaki dostluk, Gençlerbirliği maçına da taşındı. Haftalar sonra görev yapma fırsatı bulan Recep, Almanya'da tedavi gören takım arkadaşına jest yaparak, onun formasını giydi. Recep, maçtan sonra objektiflere poz vererek, galibiyeti Volkan'a hediye etti.
Kaynak: Hürriyet