Esat Dergi, UNIFEB'e konuştu!

ÖZEL RÖPORTAJ - Fenerbahçe'nin önemli taraftar gruplarından 1907 ÜNİFEB, Sporx.com editörlerinden Esat Dergi ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.

Bugün

Fenerbahçe'nin önemli taraftar gruplarından 1907 ÜNİFEB, Sporx.com editörlerinden Esat Dergi ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.  Fenerbahçeli taraftarlarca büyük beğeni toplayan yazılarına 3 Temmuz'dan bu yana ara veren Dergi'nin 1907 ÜNİFEB ile yaptığı özel röportajı sizlere aktarıyoruz.

1907 ÜNİFEB: Hoşgeldiniz Esat Bey. Özgeçmişiniz ile başlayalım isterseniz. Özellikle üniversite hayatınızdan sonrası ve medya sektörüne girişinizle başlayalım.

Esat Dergi: "Hoşbulduk, merhabalar. Benim İstanbul'a gelişim çok sürpriz oldu. İzmir'de farklı bir iş yapıyordum. Yine yazı yazıyordum ama reklam ajansında çalışıyordum. İstanbul'da kurulacak oluşumun da böyle bir oluşum olacağından bahsediyorlardı ve beni çağırıyorlardı. Bir gün kafama esti; topladım eşyalarımı, evdekilere ben gidiyorum dedim ve ertesi gün İstanbul'a geldim. 6 sene önce geldim ve 6 senedir aynı yerde çalışıyorum. Başta Süperspor'u kurduk. Onun içinde belki sadece editörlük yaptım gibi görünüyor ama orada her koşulda, farklı yerlerde çeşitli projeler ürettim.

Yeri geldi geceleri 4'te 5'te çıktık. Orayı sıfırdan 1 numara yaptık internette. Ondan sonra da sorumluluğumuz arttı, mevkimiz de arttı tabii. İnsanların şunu yapması gerekiyor; hiç korkmaya gerek yok her şey çalışarak mümkün oluyor. Akademik kariyer yapmanın çok da avantaj sağlamayacağını düşünüyorum. Bir sektörde kim senden daha fazla çalıştıysa, o senden daha başarılı olur her zaman. Şöyle de bir şey var; çalışma yıllarının başında herkes sıkıntıyı, eziyeti göze almalı. Hiç kimse ilk senesinden süper maaş almıyor, harika bir konuma gelmiyor. İyi çalıştığın zaman, işini iyi yaptığın zaman her türlü durum kendiliğinden oluşacaktır."

1907 ÜNİFEB: Bu işe girişinizin şu efsane Arsenal - Manchester United maçının analizi ile bir ilgisi var mı?

Esat Dergi: "Oradan çıktı zaten ilk olay. Bahis ile alakalı değildim, o zaman iddaa falan da yoktu. Bu arada bizim o zaman bahisle alakalı olan arkadaşlarımız şu an gazetede iddaa tahminlerini yapan kişiler. O yönde de devam edebilirdim kariyerime, vazgeçtim. İngiltere Premier Ligi'ni çok severim, halen izliyorum sürekli. O Arsenal maçında da işte oturdum, inceleme yaptım ve yazdım 3 sayfa. Tahmin yaptım bir tane, ilk yarı 1 ikinci yarı 2 diye. 1'e 30 veriyordu. O zaman bunlar internetten oynanıyordu. Oynayanlar kazandı. Geçen sözlükte de gördüm biri yazmış, ne yapsa da o sükseyi yaratamayacak diye. Zaten o zaman bomba bir olaydı, bahisin daha Türkiye'de yeni geliştiği dönemlerdi. Şu an herkesin elinde bir iddaa bülteni var. Öyle söyleyebilirim yani, efsaneydi o. Mesela ben oynamamıştım o maça. (Karşılıklı gülüşmeler.)"

“YAPMAK İSTENİLEN İŞİN PEŞİNDEN KOŞULMALI”

1907 ÜNİFEB: Şöyle bir durum söz konusu, aslında gençlikte çok fazla karşılaşılan bir problem, üniversitede okunan bölümde ilerlememek. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendinizden de yola çıkarak bir değerlendirme yapar mısınız?

Esat Dergi: "Genelleme yapmak istemiyorum ama cidden üniversitede karşılaşılan bir şey bu. İnsanın içinde bitiyor olay, ne yapmak istediğiyle alakalı. Reklamcılık okuyup gazeteci olabilirsin, gazetecilik okuyup cafe yönetebilir, işletmeci olabilirsin. Bu, kişinin potansiyeline bağlı bir olay. Ortaokuldan beri alt yapıda sağlam bir eğitim alsak, bu eğitimi de istediğimiz iş üzerine alabilsek çok daha iyi olurdu. Mesela ben ortaokulda gazetecilik üzerine eğitim alsaydım çok şeyler farklı olurdu. Var, görüyorum benim gibi yapmak istediği işi yapan birçok kişi var ama istediği bölümde okumuyor. Ki yanımızda da bir sürü öyle çalışan var. Boğaziçi'nde kimya okuyup yanımızda stajyerlik yapanlar da var. Neticede yapmak istedikleri işin peşinden koşuyorlar. Hayat şartları önemli sonuçta, bir de aile şartları. Mesela senin ailen Boğaziçi'nde kimya okurken gazeteci olmana izin verir mi? Vermez gibi, git kendi mesleğini oku diyebilirler yani."

“FENERBAHÇELİ BU SÜREÇTE ZEKİ OLMALI”

1907 ÜNİFEB: Şimdi daha çok spor basını hakkındaki sorularımıza geçelim ki siz de spor basınını çok eleştiriyorsunuz. 3 Temmuz sonrasında basının tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Açık olmak gerekirse, içimde öyle bir yanardağ var ki yani tutuyorum kendimi. Çok şey var, açıklayamadığım. Genel olarak yakındığım çok şey var, ortam çok karışık. Herkes bir şeylere ses çıkartıyor. Aslında Nisan ayından beri benim yazmama sebebim de bu, olaydan soğuma sebebim. Temmuz'dan beri değil ben Nisan'dan beri yazmıyorum. Çünkü Nisan ayından beri ortalıkta bir duman olduğunu, bir şeyler olduğunu –doğru, yanlış orası ayrı, o tartışılır- hissediyordum, duyuyordum ben. Şimdi diyorsun ki, o kadar şey yazıyorsun sonra ortalık bulanacak, yazınca biliyorsun bulanacağını – ki birçok insan biliyordu bulanacağını ama bu kadarını tahmin edemiyordu - . Öyle olunca bir soğuma geliyor, ben bu işten niye nemalanayım diyorsun? Ben 3 temmuzdan beri şöyle bir görüntü çizip haftada 2 tane yazı yazıp çok daha sert girebilirdim olaya.

Belki Fenerbahçeli arkadaşlar çok daha memnun olurdu, mutlu olurdu. Ama öyle bir amacım yok anlatabiliyor muyum? Fenerbahçe'den nemalanmak gibi bir amacım yok benim. Orada çok tehlikeli durumlar var. Ben şu an süreci takip ediyorum, insanları takip ediyorum, insanların çıkışlarını takip ediyorum. Biraz zeki olmak gerekiyor bence. Fenerbahçe taraftarlarının dikkatli olması gerekiyor. İnsanların çoğu öyle dışarıdan göründüğü gibi değil. Bu kulüpten para kazanan insanlar da var sizin gördüğünüz, kulüpten fatura alan insanlar, direkt bağlantısı olan insanlar.

Ve bunlar Fenerbahçeli; görünüşte öyle, dışları öyledir ama amaçları farklı. Bana diyorlar ki kitap yaz. Teklif geldi 2 tane bu süreç içerisinde; yazmıyorum, televizyona çıkmıyorum. Çünkü bu süreçte bence bir sınav geçiriyoruz. Özellikle Fenerbahçeli olan basın mensupları. Burada kim Fenerbahçe'den nemalanıyor, kim nemalanmıyor? Kim Fenerbahçe taraftarını arkasına almaya çalışıyor, neden çalışıyor düşünmemiz gerekiyor. Kulüp tarafında da hatalar oluyor, o insanların da hataları oluyor. Dediğim gibi asıl amaçların ne olduğunu iyi çözmemiz gerekiyor."

“BURSASPOR ŞAMPİYON OLDUĞU GÜN SİTEDEKİ MANŞETLERİ BEN DÜZENLEDİM”

1907 ÜNİFEB: Peki bu süreçte daha çok duygusal mı düşündünüz yoksa profesyonel mi?

Esat Dergi: "Şöyle söyleyebilirim; birinci açıdan Sporx'te işe başlarken fanatik bir Fenerbahçeli'ydim. Ama gün geçtikçe o duyguyu artık bastırmanız gerekiyor, işinizi yaparken. Kapıdan içeri girdiğinizde kimse sen Fenerbahçeli'sin dememeli. Bursaspor şampiyon olduğunda Sporx'i komuta eden bendim. Profesyonelsiniz, işinizi yapmak zorundasınız yani. Ne kadar zor olsa da böyle bakmak gerekiyor, bizim işimiz gazetecilik sonuçta. Ama bu süreçte duygusal olma sebebim dediğim gibi kırgınlık, yanlış şeyler görmem (yakın çevremde de olabilir) diyebilirim. Askerden sonra, iddianame çıktıktan sonra benim de yazacağım, söyleyeceğim şeyler olacaktır tabi."

1907 ÜNİFEB: 3 Temmuz'dan sonraki süreçte muazzam bir bilgi kirliliği oluştu Türk basınında. Sizce nasıl düzeltilebilir bu durum?

Esat Dergi: "Düzeltilebilir mi?"

1907 ÜNİFEB: Hep böyle mi devam edecek?

Esat Dergi: "Hep böyle devam edecek bu; çünkü Dünya tarihinde de bu böyledir, gazeteciliğin özünde de bu vardır: manipülasyon ve bilgi kirliliği oluşturup bazı şeyleri farklı gösterme. Bu manşetleri atanlar, bunları oluşturanlar aslında işlerini yaptıklarını düşünüyorlar. Eğer ellerine bir bilgi geldiyse onu vermek bu adamların işi. Orada tamamen dengeler değişebiliyor yani bazen bunu görebiliyorsunuz. Niye verdiğini, nasıl verdiğini, kasıtlı olup olmadığını görebiliyorsunuz. Çok net müdürler de var yani. Şu son dönemde en azından biraz duruldu ve iddianame öncesi yine sert bir rüzgar esecek ve daha sonra yine aynı devam edecek. Türkiye böyle yani. Ama herkes işini yaptığını düşünerek bakıyor olaya. Eğer yalan yazıyorlarsa, doğrulamadıkları bilgi ile yazıyorlarsa yanlış. Bu süreçte yanlış olan çok fazla şey vardı. Benim evimde hala Aziz Yıldırım'ın bir gazetede yayınlanan eşgal fotoğrafı var yani ben o gazeteyi hala saklıyorum, ömür boyu saklayacağım. Bazı şeylerde ipin ucu kaçabiliyor gazetecilikte, zaman zaman özeleştiri yapabilmek gerekir. Ha sonunda kim fatura ödüyor? Kimse ödemiyor."

“FENERBAHÇE TARAFTARI OYUNU BOZDU”

1907 ÜNİFEB: Bu dönemde geri çekilmenizde kimlere karşı tepki var? Bu durumun oluşmasında kimlerin suçu var?

Esat Dergi: "Ben yazmayı Nisan ayında bıraktım. Geri çekilme sebebim şu; Nisan ayında aldığım duyumlardan dolayı tedirgin olduğum yerler vardı. Fenerbahçe bir şey yaptı ya da Aziz Yıldırım bir şey yaptı diye düşündüğümden değil. Sürecin ilerlemesinden sonra nasıl bir ortamın içerisinde olduğunuzu görebiliyorsunuz. Burada bir şey var; başlık atılıyor, insanlar hala bu başlığın altını doldurmaya çalışıyor. 30 dakikalık bir telefon görüşmesi var, bu görüşmenin 15 saniyesi alınıyor. Benim 30 dakikalık telefon görüşmemin 15 saniyesini alsalar ben de suçlu olurum. Burada Fenerbahçe camiasının dik durması çok önemliydi. Yöneticiler ve taraftar bu kadar kenetlenmeseydi şu an Fenerbahçe'nin başında başka bir başkan olurdu. Aziz Yıldırım daha farklı bir şekilde hapiste olurdu. Burada oyunu bozan Fenerbahçe taraftarı oldu. Bu oyunun bozulması diğer tarafı büyük bir kaosun içine soktu. Önümüze yine bir kurgu gelecek. Buna hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu işi yapacaksak araştırarak yapmamız gerekiyor. Temizlik yapılacaksa 50 sene öncesine dönülsün. Trabzonspor da araştırılsın, Bursaspor da. Bahis olduğu süre"ce bu jargon olacak. Şike demiyorum, bu jargon diyorum. Futbolcular konuştu diyorlar. E futbolcular şimdi de birbirleriyle konuşuyor.

1907 ÜNİFEB: Türk futbolunu yönetenler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Bütçeye ve ellerindeki güce rağmen çok kötü yönetiyorlar. Oraya gelen insanlar Türk futbolunu basamak olarak görüyorlar ve buradan kendilerine prim sağlamayı amaçlıyorlar. Anzhi'nin başkanının bu kadar para harcamasını örnek vereyim mesela. Adamın o kadar parası var ama tanınmıyor. Kendisini tanıtmak için kullanıyor bu mecrayı. Türk futbolunu yönetenlerin de oraya gelirken ilk amacı yöneticilik olmalı. Vizyonlar felaket şu an."

“POPÜLİZM KÖTÜ ŞEY”

1907 ÜNİFEB: Şike sürecinde 4 büyük kulübün başkanlarından da farklı ve çarpıcı açıklamalar geldi. Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Tamamen politika. Yarın başka bir olay olsa başka açıklama yapacaklar. Kulüplerinin haklarını savunuyorlar. Öyle görüyorum. Tabi popülizm kötü bir şey, Galatasaray başkanının yaptığı şey mesela. Şu anda yeni başkan olduğu için, taraftarını arkasına almak için yaptı bunları. Yoksa ilk açıklamalarında biz yorum yapmayacağız, şike olayıyla ilgili sürece saygı duyuyoruz dediler. 3 gün sonra farklı bir şey oldu. Sonra bu ortamdan yararlanmaya çalışan kulüpler oldu. O kadar çok yanlış bilgi var ki. Dezenformasyon felaket seviyede fazla. “O düştü, ben çıkayım” dan yararlanmaya çalışıyorlar. Ama şunu bilmiyorlar, o güçlü olmazsa sen de güçlü olamazsın. Türkiye'de bu gerçektir. Fenerbahçe güçlü olmazsa hiçbir takım güçlü olmaz."

“FUTBOLUN SAHİBİ TARAFTAR”

1907 ÜNİFEB: Yine yöneticilerin basiretsizliği konusunda da muzdaripiz. Özellikle deplasman yasağı, en popüler haliyle tipik bir örneği bunun. Önce Beşiktaş maçı öncesinde ortaya çıkan ve nereden çıktığı belli olmayan bir şey, bugün yine aynısı.

Esat Dergi: "Yöneticileri kınıyoruz, haklıyız da. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray'da bu konuda dik duracak yönetici yok. Fenerbahçe'de Ali Koç bunu bir dönem muhteşem yaptı, ama yeterli değil sonuçta. O yasadan korkan da yöneticiler. Çünkü sen deplasmana gittin, çıkardığın olay yüzünden o yönetici hapse girecek. Bunlar var yasada. Bunlardan korkuyorlar. Ama olayın sahibi kim ona bakmak lazım. Kulübün sahibi de, topun sahibi de taraftar. Türkiye'deki yöneticilerin de medyanın da anlamadığı bir şey var. Bu olayın sahibi taraftar. O ne istiyorsa o olacak. Bir de dediğim gibi komik yani, aciz kararlar. Deplasman yasağının sebebi de olaylar çıkmasın değil, Fenerbahçe'nin maçı Trabzonspor'un maçı, o maçın karşılıklı seyirciyle oynanmasını istemiyorlar. Geçen seneden beri istemiyorlar. Ona bir şey uyduracaklar. Deplasman yasağı olmasaydı başka bir şey uyduracaklardı, işte kadın tribünü buna bir örnek. Yani bir şey uydurulacaktı. Fenerbahçe-Trabzonspor arasında bir gerilim olmasaydı, bu deplasman yasağı olmazdı."

1907 ÜNİFEB: İstanbul takımları arasında son yıllarda hiç olay yok zaten, minimum olayla geçiyor.

Esat Dergi: "Bunlar zaten Türkiye'yi baştan aşağı şiddete sürükleyen şeyler değil, futbol jargonunda, tribün kültüründe var bunlar. Ne istiyorlar ki? Otursun herkes; formasını alsın, parasını versin, kartını alsın, bağırsın bu mu yani. Öyle bir şey yok. Yenilgiye doğru gidiyor futbol endüstrisi özellikle modern futbola karşı, o tribün o halk duygusu he rşeyden daha güzel. Alex'in attığı golden bile daha güzel. Dediğim gibi taraftar yine dik duracak."

1907 ÜNİFEB: Özellikle bu son yasa değişiminden sonra yine basında farklı değerlendirmeler de oldu. Yasanın aslında genelde bu cezaların bitirilmesine ön ayak olacağı iddia ediliyor, toplumun büyük kesimi de buna destek veriyor. Ağır cezalar var çünkü. Ancak bir yandan da teoriler oluşturuluyor, iç hesaplaşmalar. Siz ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Göksel Gümüşdağ alındıktan sonra oluyor bunlar değil mi? Hükümetin başına çok yakın bir isim Göksel Gümüşdağ. Bu işte yıllardır olan birisi. Şimdi sorgulamamız gerekenler neler? Adam Mercedes'le sorguya alınıyor. Diğeri 5 tane polisle götürülüyor, terörist muamelesi yapılıyor. O Mercedes'le gidiyor. Bu işte en büyük sıkıntımız. Hala daha dokunulamayan insanlar var Türkiye'de. Kimse Göksel Gümüşdağ'ın sorgudan sonra Metris'e gönderileceğini düşünmüyordu."

1907 ÜNİFEB: O zaman dokunulmayanlara dokunmanın adı, dokunulamayanların yer değiştirmesi oldu.

Esat Dergi: "Aynen. Biz kurguluyoruz kafamızda, kimse kendi dediğinin doğruluğunu düşünmüyor. Devlet dengeleri de devamlı değişiyor. Belki de hiç karışmıyorlar. Kamuoyunun vicdanına yansıdığı için, yani adaletin temeli insan vicdanı olduğu için de olabilir. Mesela hakimin aldığı kararın %90'ı da insan vicdanını ilgilendirmek zorundadır. Şimdi olay oraya yansıdı. Bakalım nasıl bir karar alınacak."

“TAKIM ALKIŞI HAK EDİYOR”

1907 ÜNİFEB: Takıma geçelim. 3 Temmuz'dan beri yaşadığımız süreç belli. Buna rağmen takım oldukça iyi bir şekilde yoluna devam ediyor. Takımın mücadelesi ve ligde bulunduğu konum hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Futbolcu olsak ve 3 Temmuz'dan beri olanları biz yaşasak? Oynamışsın bir sene, zorlanmışsın, yıpranmışsın sonra biri sana şike yaptın diyor. Aykut Kocaman da aynı şekilde mesela. O futbolcuların yerinde ben olsam duramazdım ortalıkta. Tamam aldıkları paralar, profesyoneller falan ama orda insani duygular ön plana çıkıyor. İçlerine attıkları o kadar çok şey var ki. İyi getirdiler şu ana kadar, ama düşüş olursa da gayet normal yani. O volkan da patlamak zorunda. Senin elinden ekmeğini alıyorlar. Çünkü sen o ekmeği çaldın diyorlar. Sen o ekmeği kazandın aslında. Empati yapmamız gerekiyor özellikle futbolcuların psikolojileri konusunda. Sırf onlar değil diğerleri için de. Bu ortamlarda futbol oynaması mümkün değil, alkışı onlar hak ediyor. Bu takımın 16. falan olması lazım şu an. Orda da itici güç taraftar, kendileri de gurur yapıyorlar artık."

“TARAFTAR TEK SES OLMALI”

1907 ÜNİFEB: Taraftar demişken, hem tribünlerin hem de taraftar gruplarının gösterdiği duruş hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Her kafadan bir ses çıkmış olsaydı kötü olurdu. İlk başlarda sıkıntı vardı aslında. Onun nedeni de taraftar gruplarının nereye yöneleceği konusunda kararsız olmasıydı. Ama süreç ilerledikçe tutumlarını belirleyip net bir şekilde birleştiler. Ünifeb de aynı şekilde. Hepsinden aynı sesin çıkması çok önemli. Taraftarın sağlaması gereken bu."

1907 ÜNİFEB: Bu süreçte gerçekleştirilen eylemler; Topuk Yaylası'na gitmek, Bağdat Caddesi yürüyüşü, köprüye yürürken insanlar. Bunlar büyük olaylar. Ki basın tarafından devamlı karartma yapıldı.

Esat Dergi: "Köprüye yürürken mi köprüde biber gazı yerken mi vardı karartma?"

1907 ÜNİFEB: Yani tabi ikisini de söyleyebiliriz. O gün oradaydık ve gerçekten tahmin edilemeyecek sayıda insan vardı.

Esat Dergi: "Orada haksızlığa karşı bir yürüyüş vardı. Ben protestoyu seven bir adamım, aktivist bir adamım. Bir insanın sokağa çıkması demek, hakkını araması demek dünyanın en güzel şeyi bence. O gün orada yapılan karartma değildi. Basın yürüyüşten sonra farkına vardı olayların, bir anda bir ayaklanma oldu. Organizasyonlar güzel, duygusal aslında. Ama bazı organizasyonlarda ben çıkış noktasındaki samimiyeti tam bulamıyorum. Bazen aşırı derecede duygusal olabiliyoruz. Bazen ufak tefek abartı şeyler olabiliyor. Bu örgütlenmeyi sağlayan kuruluşlara bakmak lazım. O samimiyeti kaybetmemek önemli. Sonuna kadar insanlar hakkını savunduğu sürece, istedikleri olsun Fenerbahçe suçlu bulunsun, rahat uyuyacaklar yani. Önemli olan o taraftarın rahat uyuması."

1907 ÜNİFEB: Peki bu aşamada, bize münferit taraftarı yönlendirme açısından nasıl şeyler önerebilirsiniz?

Esat Dergi: "Bence tek başınıza çıkmayın yola. Bu süreçte birlik olmak çok önemli. Tek başınıza çıktığınızda sağladığınız eylemin karşılığını tam alamayabilirsiniz. Taraftardan tek ses çıkmalı ki beraber olunabilsin. Fenerbahçe taraftarı her zaman kulübünün yanında. Örneğin maddi anlamda çöküyoruz dense taraftar kaldıracak kulübü. Yöneticilerin hepsi farkında olayın. Sadece biraz daha olayın insani yönüne bakmalı. Sırf Fenerbahçe için değil, kim olursa olsun haksızlığa karşı tepki vermek gerekiyor."

1907 ÜNİFEB: Deplasman yasağıyla ilgili Fenerbahçe taraftarı ilk 10 dakika koridora inip boş bıraktı tribünleri. Bunun haricinde herhangi bir taraftar grubu girişimde bulunmadı. Sanırım Ultraslan bildiri yayınladı bir tane. Bir de site açıldı deplasmanimadokunma.com isimli. Bunlar haricinde diğer kulüp taraftarlarından bir tepki gelmedi. Siz ne düşünüyorsunuz bununla ilgili?

Esat Dergi: "Şöyle bir örnek vereyim; Eskişehir deplasman tribünü var maçta, onu yasaklıyorlar bir anlamda. Fenerbahçe taraftarları 10 dakika dışarı çıkıyor, tepkisini dile getiriyor. Eskişehirliler bando çalıyor. Çok tuhaf insanlarız. Adam senin hakkını gasp ediyor belki orda, sen Fenerbahçe taraftarının yaptığı protesto karşısında deplasman tribünü iken tepkisiz kalıyorsun.

“AMACIM İŞİMİ İYİ YAPMAK”

1907 ÜNİFEB : Askerliği soralım, askerlikten sonra nasıl bir gelecek hedefleriniz var?

Esat Dergi: "Askerden sonra daha motivasyonlu bir şekilde görebilirsiniz beni. Daha inanmış bir şekilde, daha çok yazı yazmak. Amacım benim iyi bir içerik oluşturmak. İyi bir içeriği oluşturduğun zaman, iyi bir haber yaptığın zaman, iyi bir röportaj yaptığın zaman, iyi bir yazı yazdığın zaman gidiyorsun eve rahat uyuyorsun. Benim en büyük amacım, iyi bir iş yapılan yerde güzel bir şekilde devam etmek. Dediğim gibi, ben en başta da söyledim; ben Fenerbahçe taraftarının istediği şeyleri söyleyebilirim, çünkü ortanızdayım. Herkesin ne düşündüğünü, ne istediğini, neye kızdığını biliyorum. Ben basın tribünü yerine 1 sene boyunca Fenerbahçe taraftarının yanında izledim maçları. Değişik tribünlerde izledim. Hep faklı yere attım kendimi, hep kulaklarım açıktı çünkü. İzlenimler, gözlemler. Karşındaki adam senin düşündüğünü söyleyince çok başarılı, karşındaki adam senin düşünceni söylemediğinde saçmaladı oluyor. Halbuki onun düşüncesi. Benim rakip taraftarlardan en büyük sıkıntım bu. Sevmiyorlar belki beni. Halbuki hiçbirine hiçbir hakaret yok. O an ben oturduğumda benim düşüncem o. Ona öyle bakmak lazım. Bu adamın düşüncesi bu. Türkiye'nin sorunu bu; birbirimize karşı saygısızlık."

1907 ÜNİFEB: Altyapı çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Ben altyapıda hoca olsam haftalık idmanları şart koymam. Ama şunu derim; bana haftada okuduğun 5 tane kitabı anlatacaksın. Anlatabildim mi? Gençleri eğitmek zorundasın sen. Geliyor çocuk herhangi bir bölgeden, iyi futbolcu ama kendini geliştirmiyor. Sonra 20, 21 yaşında o ne oluyor biliyor musun? Yeteneği var ama fiziki zekası kısıtlı kalıyor. Futbolda da şu an en önemli şey oyun zekası. Oyun zekasını nasıl onlara öğretebiliriz? Futbolu öğreterek bunu öğretmeyeceksin, sen onun insani yönünü arttıracaksın. Alt yapıda bunları hiç vermiyorlar. Maç nasıl kazanılır? İyi düşünerek kazanılır. Sahadaki oyuncu çok yetenekli olmayabilir ama çok iyi düşünebiliyorsa soğukkanlı davranabiliyorsa iyi işler yapabilir. Bunu da nasıl kazanacak, 15-16 yaşında kendi kişisel gelişimini tamamlayarak. Bu aileden de önemli. Ben alt yapı hocalarıyla konuşuyorum, onlar da ailelerden şikayetçi. "Aileler bize öyle ortamlar veriyorlar ki, ben burada 3 saat eğitim versem ne olur?" diyorlar. İş ailede biter. En basit örnek; alt yapı öğrencilerinin hepsine haftada 5 tane kitap okuma zorunluluğu getireceksin, onlar kitapları özetleyecek. Bak o zaman nasıl gelişiyorlar."

1907 ÜNİFEB: Türkiye'de izlenen transfer politikası konusunda ne düşünüyorsunuz? Ya da oyuncu izleme komiteleri hakkında? Örneğin; Werder Bremen Almeida'yı Beşiktaş'a sattı ama sonra gidip İsveç Ligi'nden pivot-santrafor dediğimiz tipte bir oyuncu aldı. Manchester United, Arsenal gibi takımlar gidip Meksika'dan, Kosta Rika'dan futbolcu transfer ediyor. Rusya Ligi gol kralı Doumbia 2 yıl önce Japonya 2. liginde oynuyordu mesela.

Esat Dergi : "Yeterince kendimizi küçümsememek gerekiyor. Küçümsemek derken, bizim bir boyumuz var, gelenler önce o boya bakıyor. Bizi kız arkadaş gibi görüyor anlatabiliyor muyum? Biz güzel bir ülke değiliz bence. İngiltere çok güzel bir ülke, İtalya çok güzel bir ülke, Almanya çok güzel bir ülke. O bahsettiğimiz transferleri çok rahat yapabilen, çok iyi tavlayabilen ülkeler. Bizde henüz bu yok. Biz daha yeni yeni kendimizi göstermeye çalışan bir ülkeyiz. Genel anlamda ülkenin profiliyle ilgili bir şey. Sen 23 yaşında çok iyi, önü açık bir futbolcu olsan, Porto'ya mı gidersin Kayserispor'a mı gelirsin?"

1907 ÜNİFEB : Fenerbahçe açısından bakarsak?

Esat Dergi : "Tamam Fenerbahçe çok büyük bir kulüp ama bazı şeyler gerçekten tıkanıyor. Futboldaki transfer geçen sene son güne neden kaldı? Transfer son gün yapıldı. Senin bu kadar paran var, senin anın şanın da olmalı ki gidip 22 yaşında Brezilyalı oyuncuyu getirebilmelisin. Tek tük oluyor aslında. Andre Santos'u oradan buraya getirmek büyük iş. Brezilya milli takımın beki olacak adamı hissediyorsun, getiriyorsun. Fenerbahçe'ye gelmeden önce Andre Santos Brezilya Milli Takımı'nın beki değildi, olacağını biliyorsun. Orada da çeşme başı tutulmuş durumda. Konuşuyorum Brezilyalı oyuncularla, "Porto'ya giderler, Shaktar'a giderler." diyor. "Niye buraya gelsinler 19-20 yaşındaki oyuncular?" diyor."

1907 ÜNİFEB : Avrupa'da bir de takımlar riske girebiliyor. Lucescu Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı yaptığı takımın 18-19 yaşındaki oyuncusunu çok beğeniyor ve 7 milyon Euro'yu bir kerede basıp çocuğu alıyor. Dentinho'yu da aldılar mesela. Yani bu tür risklere girebiliyorlar ve bunun sonuçlarını alıyorlar.

Esat Dergi : "Futbolcu gelirken de ben ondan sonra ne yapabilirim diye düşünüyor. Bu şike olaylarından sonra futbolcunun Türkiye'ye transferi çok zor. Bizim şu an dışarıdan görünümümüz; iyi para kazanılan, kaliteli insanların olduğu yaşanılabilir bir ülke. Çok kötü durumda değiliz, gelen isimler hiç küçük isimler değil. Anadolu takımları da çok iyi adamlar getiriyor. Webo, Dede vs. geliyor. Gelmiyor değil ama o hep hayal edilen 19-20 yaşında bir çocuk gelse de ben bunu bir 30 milyon Euro'ya satsam olayı ne zaman olacak ben size söyleyeyim. Fenerbahçe ya da herhangi bir kulüp Avrupa kupası kazandığı zaman olacak. Galatasaray bunu kazandı ama yapamadı. Çünkü o dönemde de futbol endüstrisi bu kadar iyi bir dönemde değildi. Düzgün de yönetilemediler. Yarın öbür gün Beşiktaş, Fenerbahçe Avrupa Liginde final oynasa ya da Şampiyonlar Ligi'nde yarı final çeyrek final oynasa, bir iki yıl da üst üste şampiyonlar liginde oynasa o dediğin transferleri gözü kapalı yapacaklar. Biraz kendimizi göstermemiz gerekiyor."

“TARAFTARLAR BİRLİĞİ KURULMALI”
 
1907 ÜNİFEB : ÜNİFEB'i soralım. Dışarıdan nasıl görünüyoruz, tribünde nasıl görünüyoruz? Koreografiler hakkında ne söyleyebilirsiniz, tribüne ne kattı?

Esat Dergi : "Sizin tribünü diğer taraftar gruplarından ayrıştıran şey; eğitimli, kültürlü insanlardan oluşuyor olması. Farklı yani. Sadece taraftarlık yapmak için taraftarlık yapan, bağırmak için oraya gelen insanlardan oluşmuyor. Daha fazla düşünen insan var. Fenerbahçe için ve Fenerbahçe tribünleri için, gelecek için daha fazla düşünen insanlar var. Bu çok hoş bir şey. Koreografi konusunda bir şey dememize bile gerek yok. Vamos Bien ve CK ile birlikte yapılanlardan o kadar etkileniyor ki insan. Verilen emeği düşünmeyin yani, gidiyorsunuz 1 gün çalışıyorsunuz, sabahlanıyor. Emeklerimizin karşılığı alınmıyor diye düşünmeyin çok net alınıyor. Orada yapılan işin kolay olmadığını herkes biliyor. Hem Fenerbahçe taraftarı takdir ediyor hem de dışarıdaki taraftarlar takdir ediyor. Ki koreografi konusunda, başka koreografi yapan takım var mı? Düzenli olarak."

1907 ÜNİFEB : Ultraaslan zaman zaman yapıyor ama biz başarılı bulmuyoruz. (Gülüşmeler)

Esat Dergi: "Bayrak yapıyor onlar. Rol ve model kesinlikle orada yok. Siz de bir ara vermiştiniz. Tribünden çekilmeler falan oldu. Ben onu kırgınlık olarak nitelendirdim. Dedim herhalde gençler yoruldu, 5 ay dinlenelim dediler. Çünkü 5 ay sonunda dönüleceğine ben emindim yani."

1907 ÜNİFEB: Bir tepkiydi, politikaydı. Biliyorsunuz sporda şiddet yasası, Kayseri maçının son dakikasında yaşanan olaylar.

Esat Dergi : "Allah size kolaylık versin sporda şiddet yasasından dolayı. Tribüne gidiyorsun, hani senin hayatını değiştirecek bir şey, kariyerini etkiyecek bir şey."

1907 ÜNİFEB : Tam olarak olmasa da biraz etkilediğimizi görüyoruz. Paneller yaptık, işte meclise gidip görüştü arkadaşlar. Bağlantılar kurduk, Yunus Egemenoğlu ile konuşuldu o zamanlar.

Esat Dergi : "Eğitim kariyerini bile bitebilir bu durum insanların. Anlatabiliyor muyum? Bu büyük bir risk, insan hayatını da düşünüyor. Bunu düşünerek tribünde tedirgin olan insanların olduğunu düşünüyorum. Kurunun yanında yaş da yanıyor. Kurular var. Fazla tribüncü olanlar. Bunlar yüzünden yaşlar da yanıyor. O yasa sizi de etkiliyor. Halbuki sen oraya kavga etmeye gitmiyorsun yani. Şu anki son durum ne bilmiyorum ama yaptığınız tepkiler falan etkiledi. Üzüldüğümüz nokta, neden bir Galatasaray taraftarı tepki vermiyor, neden Beşiktaş taraftarı tepki vermiyor? Gerçi ben vereceklerini de sanmıyorum."

1907 ÜNİFEB : Bizim yaptığımız panelde de bir Kayserisporlu, bir Adana Demirsporlu bir de Dersimsporlu vardı.

Esat Dergi : "Niye diğer 15 kulübün taraftarları yok? Niye taraftarlar birliği yok? Tribündeki taraftar ne derse o olmalı Türkiye'de. Taraftar aslında çok güçlü ama verilen tepkiler zaman zaman yerine ulaşamayabiliyor. Taraftarlar birliği olsa bu iş şimdiki gibi yürümez. Karşı tribündeki adam düşmanın değil, rakibin. 3 gün sonra o adamla yemek yiyebiliyorsun. Karşı tribündeki adamları bizlere düşman olarak gösteriyorlar. Böyle bir şey yok. Taraftarlar birliği şart. Ligdeki takımların taraftarları bir araya geldiği zaman Türkiye'de futbol izlenebilir boyuta gelecektir. Ben izlemiyorum artık. Bir İngiltere'ye bir de Türkiye'ye bakıyorsunuz. Aradaki farkı görüyorsunuz."

Kendinizi küçümsemeyin, yapabileceğiniz bir çok şey var. Ama bu işin yapılması için de doğru kişilerin bir yerlere gelmesi lazım.

1907 ÜNİFEB: 3 Temmuz sonrası sessizliğe bürünen ya da ortaya çıkan isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Bazıları şov yapmak yerine sessiz kaldı gibi göründü fakat camiaya elinden gelen tüm desteği verdi. Fenerbahçe'nin kurtarıcıya ihtiyacı da yoktu ayrıca. Bakalım süreç sonlandığında ne olacak. Fenerbahçe taraftarı Twitter'ı çok güzel kullandı mesela bu süreçte. Bir Fenerbahçe birliği, kenetlenmesi oluştu."

1907 ÜNİFEB: Türk Spor basınının duayenleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esat Dergi: "Büyüklerimiz. (Gülüyor) Bizler genciz, heyecanlıyız ama onlardan bir şeyler öğrenmeliyiz. Onların da bizlere yer açmaları gerek tabii ama basın tribününe baktığınızda 40 yaşının altında az kişi görürsünüz. Şöyle bir durum da var; adam 25-30 sene bu işin tozunu yutmuş. Orada olması da normal aslında. Düşünce açısından çok etkiliyorlar camiayı. Biraz kendilerini geliştirmeleri gerektiğini düşünüyorum ben. Yeni gelen insanların (ben de dahil) bazı şeyleri sorgulaması gerekiyor. Sansasyon gazeteciliği mi yapılmalı yoksa kaliteli içerik bulunduran gazetecilik mi? Ben içerikli haber yapılması taraftarıyım. Polemikten, sansasyondan hoşlanmıyorum ki polemiğe girilmesi, sansasyon yapılması çok kolay olan bir şey günümüzde."

1907 ÜNİFEB: Son dönemde spor basınında yer almaya başlayıp özellikle futbol konusunda atağa geçen bayanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bayanların bu sektörde olmaması eksiklik miydi?

Esat Dergi: "Ben çok memnunum. Ki bu işin güzellikle de alakası yok. Bu kişiler bilgili insanlar da aynı zamanda. Ben yarım saatlik programa saatlerce hazırlanan insanlar da tanıyorum. Kendisini belli bir spor branşında sıfırdan yetiştiren arkadaşlarımız da var. Bizim sektörümüzde şöyle bir durumda var. Geldiğin konumda iken kendini geliştirmezsen eğer, sana güle güle derler."

“ÜMİTSİZLİK OLMAMALI”

1907 ÜNİFEB: Son olarak ne söylemek istersiniz?

Esat Dergi: "Fenerbahçe Spor Kulübü tarihe baktığımızda yeri geldiğinde başbakan değiştirmiş, tayin etmiş bir kurumdur; orduya rest çekmiş bir kurumdur. Umudu kaybetmemek gerek. Aziz Yıldırım -belki uzun sürecek ama- çıktığında neler olacak hep beraber göreceğiz."

superFB mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın

  Ana Sayfaya Dön
SüperFB Anasayfasına Dön