Fenerbahçe’nin bu haftaki kazancı yaklaşık 14 puanı buluyor. Trabzon, Gaziantep, Beşiktaş, G.Saray ve Malatyaspor’un zirvedeki rakiplerimiz olduğunu düşünürsek, onların kayıpları 11 puan. Buna Fener’in üç puanlık kazancını eklersek, artık gerisini sizler hesaplayın!
Artık Fener’de ‘taşlar yerine oturmaya başladı.’ Kadrosundaki futbolcuları çeşitli nedenlerle, bir süre farklı yerlerde deneyen Daum, sonunda doğruyu buldu. Medya ve spor kamuoyunun eleştirilerine ne ölçüde kulak verdiğini bilemem ama, Daum’un Malatyaspor karşısına çıkarttığı takım herkesçe ‘olumlu’ karşılandı...
Futbolda ‘Orta saha mücadelesini kazanan takım maçı da kazanır...’ Her sistemin temel hedefi orta sahayı güçlü kılabilmektir. Malatya karşısında Fenerbahçe’de, bu alanda görev yapan Serkan ve eski maçlardan farklı olarak sol çizgiden daha uzak bölgede çalışan Tuncay’ın desteği ile bu alanda Aurelio’nun yalnızlığı büyük ölçüde giderildi. Bu nedenle, Fener erken gol yemesine rağmen, paniğe kapılmadan tempoyu sürdürdü ve orta alanda sıkıntı yaşamadı.
Bu arada kaptan Ümit’e ayrı bir paragraf açmak istiyorum. ‘Joker oyuncu’ sözü bizim kaptan için söylenmiş!... Defans ve orta alanın hangi bölgesinde görev verilirse verilsin, en iyisini yapmaya çalışıyor. Sakin, kaprissiz, iyi niyetli ve de olağanüstü bir profesyonellik konseptine sahip. Her teknik adamın kadrosunda bulunmasından mutluluk duyacağı gerçek bir kaptan...
Deniz’in sol kanatta nasıl randıman verebileceğini önce yadırgayanlar, ilerleyen dakikalarda bu endişelerinden uzaklaştı. Daha önce Gençlerbirliği ve milli takımda da bu bölgede oynayan Deniz de gerçek bir profesyonel...
Aurelio geçen sezonun ikinci yarısındaki Trabzon maçından bu yana yakaladığı mükemmel form grafiğini hiç düşürmedi. Orta alanda, tek başına cengaverce mücadele ediyor. Top kapıyor, kademeye giriyor ve önünü boşaltınca da driplingle top taşıyıp, forvete gol pası veriyor. Rüştü’yle birlikte Luciano dışında, Fener defansı aynen milli takım oldu. Bu da bir avantaj....
Fener seyircisi uzun zamandır, maçları tam bir ‘sportmenlik’ anlayışı içinde izliyor. Küfür, kötü tezahürat ve sahaya yabancı madde atılması artık mazide kaldı. Fenerbahçe kulübü böylece yine bir ‘ilk defa uygulamanın’ öncüsü oldu.
Onarımdan sonra ilk defa Beşiktaş-Galatasaray derbisi ile açılan İnönü Stadı’ndaki maçtan sonra yorumlara bakıyorum. Bazıları o kadar ileri gidiyor ve sportmenlik açısından seyirciye ‘on puan’ veriyor!?... Bu yorum ve değerlendirmeyi yapanlar, kapalı tribünden dakikalarca, rakip kulüp ve orada bulunmayan Fener’e yapılan ‘küfürleri’ nasıl duymamışlar anlamıyorum!...
Hele hele korner atışı kullanan rakip oyuncuların havaya kalkan ‘polis kalkanları’ ile nasıl korunmaya çalıştıklarını da görememiş olamazlar !... Tribünlerden tel örgüler kaldırılmış. Ama, onun yerine ön sıralara yan yana yüzlerce polis oturtulması da biraz anlamlı değil mi!?... Buna karşılık, Fenerbahçe Stadı’nı dolduran 45-50 bin seyirci, haftalardır küfürsüz, kötü tezahüratsız maçlarını izliyor. Özellikle de, son Malatyaspor maçında hakem İsmet Arzuman’ın tüm ters ve çifte standartlı kararlarına karşı duydukları isyanı, sadece hakemi ‘ıslıklayarak’ protesto eden Fener seyircisine ne demeli!?... Fair Play haftasının gerçek kahramanları olarak hepsini alkışlayıp, kutluyorum...
Farkı fark edenlere ne mutlu!?
Cemil Turan / Star