Fenerbahçe taraftarı Cuma akşamı planını yaparken diyor ki önce saat 20.00’de Erciyes maçını izlerim, bitiminde de Fenerbahçe Ülker’in basket maçına takılır akşamı keyifle kapatırım..

Tabi unuttukları bir şey var ki o da futbol maçlarında artık basketbol maçlarında alınan keyfin onda birini alamadıkları.. İstanbul’da oturanlar ya da bir şekilde İstanbul’a yolu düşenler, Fenerbahçe Ülker’in maçına mutlaka bilet alsınlar ve o takımı, o salonda, o seyirciyle birlikte izlesinler.. Ama erken bilet almaya çalışın, özellikle Euroleague maçları öncesinde biletler önceden tükenebiliyor, futbol için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, onda maç saati bile gitseniz, en güzel yerde bilet bulabilirsiniz!

Dönelim Kayseri’ye..

Temposuz, ruhsuz, mücadelesiz ve Diego’suz Fenerbahçe.. Bu kelimeler size artık yabancı değil.. Geçen sene kullandığımız kelimelerle ne kadar taban tabana değil mi? Sahaya çıkan 11 geçen sene şampiyon olan kadronun aynısı.. Ne eksik var ne fazla.. Ama sahada futbol adına hiçbirşey yok ne yazık ki.

İşin kötüsü de olacak gibi gözükmüyor, dün gecenin tek sevindirici olayı Egemen’in tekrar futbola dönmüş olması benim adıma.. Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Biliç’in bir sözü var benim çok hoşuma giden ve Beşiktaş’ya yapmaya çalıştıklarını anlatan.. “Gençlere galibiyeti sindirme yetisi, mağlubiyetle baş etme olgunluğu ve adalet duygusunu kazandırmaya çalışıyorum, futbol oynamayı yardımcılarım da öğretebilir”.. Teknik adamlığını eleştirdiğim çok olmuştur ama bu sözü onun nasıl bir teknik adam olduğunu gözler önüne seriyor. Beşiktaş’ın ilk 11’inde 25-26 yaş altı 4-5 oyuncu oynatması ve bunu Biliç ile yapması tesadüf değil..

Bunu Fenerbahçe’ye uyarlayalım ki bu sözü vermemin de asıl amacı bu.. Ne yapmaya çalışıyoruz? İsmail Kartal neden bu takımda? Bu takıma ne kattı şu ana kadar, ya da ne katmasını bekliyoruz?

Gelecek adına beni tedirgin eden, karamsarlığa sürükleyen de asıl bu.. Sadece geçen seneye bakarak Ersun Yanal’ın aynı kadroyla nasıl bir iş başardığını görmek çok zor değil hem fiziksel hem psikolojik olarak..

Bu seneye baktığımızda şu ana kadar İsmail Hoca maç fazlasıyla lider olan Fenerbahçe’de neleri yapamadı diye düşündüğümüzde

-  Oyuncuların bireysel performanslarını arttırmaya yönelik bir gelişme gösteremedi

-  Takıma yeni, genç oyuncular kazandıramadı

-  Fiziksel olarak geçen seneki Fenerbahçe’nin yarısı olamadı

-  Diego, Alper gibi iki önemli oyuncuyu takıma monte edemedi, kötü de oynasa hep aynı oyuncularda ısrar etti.

Skorlar her zaman doğruyu söylemez, Galatasaray’ın toparlanmaya başladığı, Beşiktaş’ın tüm sakatlıklara rağmen açık ara en iyi futbolu oynamaya çalıştığı ( geçen seneki Fenerbahçe’nin daha genç hali ) bir dönemde Fenerbahçe’nin ivmesinin aşağı doğru olduğunu görmek çok da zor değil.

Seyirciyi tekrar tribünlere çekecek bir şey yapmalı başta yönetim, teknik kadro ve oyuncular… Fenerbahçe seyircisi takımını şu an desteklemiyorsa, kombinesi olmasına rağmen futbol maçına değil de basketbol maçına gitmeyi tercih ediyorsa, bunun sebebini çok iyi düşünmek sadece bunu Passolig’e bağlamamak gerek.

Yine maçı yazamadık.. Maç yazmak için sahada futbol, tribünde seyirci olmalı.. Futbol için de sanırım doğru lig bizim lig değil.

Önümüzdeki hafta Fenerbahçe Ülker ’nin Euroleague Top16’daki rakiplerini ve gruptaki şansını yazacağım.

İyi haftasonları

Soru ve yorumlarınız için twitter: torhun

||||||||||||||||||||||||||||||