Beşiktaş maçı başladığında açıkça görülüyor ki sarı lacivert formalılar daha iyi takım. Daha güçlü bir araba var altlarında, motorgücü, hacmi, hızı, herşeyiyle daha iyi, ama birşeyler sanki frenliyor? Sanki biri hep dur aman dikkat diyor oyuncuların kulağına...

İsmail Kartal kafaca rahatlamadan, özgüveni gelmeden bu arabayı maksimum hıza çıkartamaz. Bir takım rakibinden daha güçlü iken, üstüne de rakip azaldıktan sonra hala sahada oyalanıyorsa ona yuh artık denir. 90 dakika boyunca yan pas yapıp durmanın, maçı devamlı soğutma çabasının, gereksiz uzayan sakatlıkların anlamı nedir?

Halbuki büyük kulüpler hele ki rakibini zayıf yakalamışsa işini çabuk bitirmenin yolunu arar. Ne oldu G.Saray maçında; her şey iyi gidiyor derken birden 10 kişi kaldın, ve alacağım dediğin maçı kaybettin. Trabzon maçında sözde tek kale oynadın, tek pozisyona giremedin ama iki top direğinde patladı. Beşiktaş maçı da aynı risklere açıktı, bir duran top iki puanı götürebilirdi, veya göreceğin bir kırmızı kart yeniden oyunu dengeye, seni de paniğe sürükleyebilirdi.

Bu sefer şansı yaver gitti hocanın, çok net söyleyeyim eğer antrenör felsefesini değiştirmezse, Fenerbahçe sezonu tek farklı galibiyetlerle bitirmeye çalışan ve devamlı sıkıntı veren bir takım olur. Hâlbuki bu takımın silahları ve yapısı tam tersine programlanmış durumda. Türkiye’nin, en iyi orta saha ve bekler dahil en iyi hücum hattına Fenerbahçe sahip. Bu takımın tek zayıf yeri var o da defans göbeği, işi oradan uzak tutman lazımken sen rakiplere davetiye çıkarmaya cesaretlendirmeye devam edersen sezonu karın ağrıları ile geçiririsin...

Gelelim Beşiktaş’ın başkanına ve maç sonu açıklamalarına:

Bir başkan düşünün ki, derbi maçından önce çıkıyor ve ortada fol yok yumurta yokken, direk hakeme yönelik, gözümüz üzerinde diyor, eski bir oynanan Galatasaray maçını hatırlatarak resmen tehdit ediyor; yani aslında, hakemi etkileme ve baskı altına alarak haksız kazanç sağlamak istiyor. O zaman, o başkanın ve camiasının maçın hakemi hakkında söyleyecek tek sözü olamaz, yapacağınız sadece kaderinize razı olmak olur... Bu ucuz ve eski kasa numaralar ile kendine kazanç sağlamak isteyenlerin hedeflerine ulaşmak yerine durumu ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını ve uzaklaşıp gittiklerini görmek Türk sporu adına en olumlu gelişme olur.

İşin özünde ise olan şu; Beşiktaş başkan, yönetim ve taraftarının dengesi kayboldu, ki bu durum çok doğal, Fenerbahçe ve G.Saray’ın zayıfladığını hisseden, düşünen herkes Beşiktaş’ı birden öne itti, tıpkı geçen sene olduğu gibi. Takımın Avrupa’da aldığı göreceli iyi skorlar ile sanki bu ligin favorisi, en güçlüsü Beşiktaş’mış havası yaratılmaya çalışıldı. Halbuki bunun çok da geçerli bir alt yapısı henüz yok. Daha Beşiktaş rüştünü ispat etmiş bir takım değil...

Erken sezon açmış sporcuların klasik çıkışlarından bir tanesi mi, yoksa gerçekten çok farklı ve güçlü bir ekip mi var karşımızda bunu zaman gösterecek. Fikret Başkan, giderayak spora acı bir tat bırakan Ünal Aysal’ın yaptığı gibi bir basın toplantısı düzenleyip belki bende hakemi etki altına alırım diye düşündü ama bu sefer olmadı ters tepti. Sevgili başkan sen onlara kanma, yollarından gitme, yaklaşık iki senedir ince ince F.Bahçe’ye ve başkanına yaptığın göndermeleri takip ediyoruz gözden kaçırmıyoruz, bunlar seni bir yere götürmez düşman değil dost kazanmaya bak... 

Sorularınız yorumlarınız için iletişim: twitter.com/omerakdeniz1