SuperFB.com yazarlarından Tolga Orhun, Süper Kupa zaferimizi değerlendiren bir yazı kaleme aldı.

Hasılatı Soma’da hayatını kaybeden işçilere verilsin diye maç 20.000 kişilik stat ile Manisa’da. Saha tarladan hallice, hatta biraz çim gözüksün diye, sahanın belli bölümleri boyanmış. Tribünlerde TV’ye yansayan kolonun tepesinde tek başına oturan, kolu alçılı bir taraftar. Tribünlerde her iki taraftar grubunun da maç boyunca sahaya gönderdiği binlerce pet şişe, çakmak, hatta telefon şarjı.

Bu söylediklerim henüz saha dışı. Soma’da hayatını kaybeden insanları korkarım ki ailelerinden başka kimse düşünmüyor. Yoksa bu maç çok daha büyük bir statta çok daha fazla gelir elde edilecek şekilde organize edilirdi. Ve yine bu insanlara biraz olsun saygı duyulsaydı, o sahaya bütün maç boyunca yabancı madde yağdırılmazdı. Keşkeler, meşkeler, ahlar, mahlar..

Saha içerisinde de durum farklı değil. Bu maçın zeminine yakışır bir hakem görünümlü insan. Bütün maçı idare etmeye çalışıp, yine de eline yüzüne bulaştırmaya başardı. Verdikleri, veremedikleri, olaylara yaklaşımı, vücut dili o kadar kötü durumdaydı ki, her halinden maçı kazasız belasız bitirme derdindeydi..

Oyuna gelince; oyunla ilgili konuşacak çok şey var mı emin değilim. Galatasaray adına maçın tartışmasız yıldızı Muslera. Hem karakter olarak hem de kalecilik yetenekleri ile tartışmasız Türkiye’nin en iyisi. Maçın son penaltıya kadar devam etmesinin en büyük sebebi oldu dün gece. Onun dışında Galatasaray uyumsuz bir müzik grubu gibi. Kadro yeterli mi çok ipucu veremedi, çünkü kalburüstü oyuncuları da dün oldukça kötüydü.

Gelelim Süper Kupa şampiyonuna.

İsmail Kartal’ı değerlendirmek için erken olsa biraz Ersun Yanal ama çokca Aykut Kocaman tarzı bir oyun vardı sahada, geçen sene topu öne atıp, orada basan Fenerbahçe’den, topa daha çok hakim olmaya çalışan bir Fenerbahçe’ye doğru bir geçiş söz konusu. Oyunu hep kanatlar üzerinden bitirmek istemeleri çok olumlu olsa da, oyuncu değişikliklerinde geç kaldığını düşünüyorum. Emre’nin Alper değişikliği ne kadar tartışılacaksa, Webo’nun Sow ya da Emenike’nin yerine neden oyuna alınmadığı ayrıca soru işareti. Tarla gibi sahada topu ileride tutacak Fenerbahçe adına en doğru adam Webo idi.

Bekir bir kez daha Fenerbahçe’nin futbolcusu olmadığını, ama dünyanın en şanslı insanlarından biri olduğunu ispat etti. O kapasitede Fenerbahçe’de ilk 11 oynamak herkese nasip olmaz. Dün yine maçı hediye etmek için elinden geleni yaptı, ama başaramadı.

Emenike bu kadar üst düzey fiziksel gücüne rağmen neden Avrupa’nın üst düzey takımlarında oynayamadığını dün yine açık açık resmetti. Topla ilişkisi, oyun içi görüşü o kadar zayıf ki, topu ayağına aldığında yaptığı en iyi şey, ileri fırlatıp peşine koşmak. Maçın son dakikasında kaçırdığı gol Fenerbahçe’de üst düzey forvet oynucusunın kaçıracağı gol değil.

Sow sahada var mıydı yok muydu belli olmasa da, ekranda gözüktüğü anlarda fazla kilolarıyla dikkat çekti. Bu kadar yoğun! kamp yapan bir takımın oyuncusunun liglerin başlamasına 1 hafta kala bu halde olması çok profesyonelce mi emin değilim.

Bunlar salladıklarımız, bir de dün akşam yine Kuyt diye bir adam vardı sahada, yaşına isyan edercesine, yine dün akşam takımın ciğeriydi, yüreğiydi.. Hiç vazgeçmedi, hiç bırakmadı oyunu. Onun fotoğrafını altyapı oyuncularına ders verilen her yere asmaları gerekiyor.

Gökhan, Meireles iyi mücadele ettiler, geri kalanlar idare etti. Maç boyunca oyunu hiç kaybedecek gibi gözükmedi Fenerbahçe, ama kazanmak için daha çok üretmek zorunda.

Son söz Volkan’a. Ne kadar iyi kaleci olursa olsun, penaltı atışları sırasında yaptıkları ve maç sonunda söyledikleri sözlerden dolayı benim için Fenerbahçe kaptanlığını haketmediğini düşündüğüm bir futbolcudur. Fenerbahçe kaptanlığı bu kadar ucuz değildir, populist hareketleri malzeme olmayı haketmez. Bu kulüpte Oğuz Çetin’in, Alex de Souza’nın, Müjdat Yetkiner’in, Schumacher’in kaptanlığını görmüş biri olarak lütfen diyorum..

Yorumlarınız ve hür türlü sorunuz için;

Twitter : torhun