Yazarlarımızdan İhsan Kocaman, Felipe Melo ve Bülent Yıldırım'ın damgasını vurduğu Galatasaray mücadelesi üzerine değerlendirmelerde bulundu ve bir yazı kaleme aldı.

İşte Kocaman'ın o yazısı;

Zeki Çevik ve Ahlaklılar…

Şaka şaka, sadece şımarık, gereğinden fazla zengin ve bir o kadar da karakter sorunlular…

Dünyanın sayılı derbisi? Bir hafta önce tansiyon yükselmeye başlıyor, maça kadar dakika dakika tüm basın tarafından takip ediliyor ve maç başlıyor…

Maç denebilirse…

Herkes kendi tarafından bakıyor. Herkes rakibin futbolcusuna küfür ediyor. Nerede ise her futbolcu bir diğerine kasti tekmeler savuruyor…

Topun oyunda kalma süresi rekor denecek kadar az…

Maç bitiyor ve böyle bir maça üzülen bir tane rakip taraftar yok, galip gelelimde nasıl olursa olsun denebiliyor. Bu bir şans, puan farkı çok bunu değerlendirmeli ve normalleşme adına kullanmalıydık diye yok. Tansiyon ve maç bize yakışmadı diyen yok. Maç bitişinde puan farkının dikkate almadan sevinen ve küfürler eşliğinde zafer sarhoşu olan bir rakip takım taraftarı mevcut.

Hakeme gelirsek, pardon ortada gezen birisi vardı ve eğer hakem o ise ondan da bahsetmemiz lazım. Rezaletten bir tık altta idi. Eyyamın Türkçe karşılığının birebir tanımını yaptı. Gerçi bu futbolculara, bu taraftara ve bu yöneticilere bu hakem oldukça normal…

Allahtan bir şampiyonluk maçı değildi ve yine Allah’tan Galatasaray kazandı yoksa aksi bir durumu düşünmek istemiyorum…

Amaçsız gibi gözüken bir maçın bu kadar yüksek tansiyonda oynanması bu ülkede bu derbinin artık normal olarak oynanamayacağının bir göstergesi…

Ben olsam ceza olarak bu iki takımın maçlarını belli bir süre tarafsız sahada oynatırım. Başka türlü bu tansiyonun ve rezilliğin bitme ihtimali gözükmüyor…

Gene kendimden taviz veriyorum ve ben olsam Emre’yi oynatmazdım diyorum. Gerek yoktu. Galibiyete ihtiyacı olmayan bir Fenerbahçe Emre’siz daha sakin bir maç geçirebilirdi. Ve sakin geçebilecek bir maçı çok rahat kazanırdı.

En büyük sorun bu maçlara gereğinden fazla mana yükleyenlerde. Bu insanlara gereğinden fazla sempati besleyenlerde. Ne zaman futbolcunun bizi eğlendirmek için orada olduğunu hatırlarsak, futbolun bir yaşam biçimi değil bir oyun olduğunu hatırlarsak o zaman tansiyonun düşmesine yardımcı oluruz.

Kahve tabiri ile ‘parayı kazanan onlar sıkıntıyı çeken, kavgayı yapan biziz’…

Not: Melo için bir şey yazmaya gerek yok, insan olduğuna ciddi şüphelerim var, işin ilginç tarafı kendi futbolcusunu linç etmeye hazır Türk halkı, bir yabancıya bu kadar taviz nasıl veriyor anlamak mümkün değil!

Not 2: Federasyona bu işi çözecek, gerçekten tarafsız olabilecek ve gerçekten cesur olacak bir yönetim gelmedikçe, bu rezillikler artarak devam edecektir. Bu görüntülerden memnun olan varsa diyecek çok fazla birşey yok!